(İlk kısa hikâyem olan Aydaki İlk Adımlar bana aittir ve iznim olmadan hiçbir yerde kullanılamaz.)
Ruhunun kırıklarını ölü bakışlarının altına süpüren kadına.
Korku,
güçlü bir duyguydu. Özellikle de oturduğunuz soğuk bank bir hastanenin
bahçesindeyse ve eski bir arkadaşınızın ölüme karşı verdiği savaş
belirsizliğini koruyorsa.
Rüzgâr
yüzüme, tenime dokundu; geride titreyen küçük bir kız çocuğu bıraktı. Kalemi
tutan ellerim soğuktan kızarmıştı ama dizlerime koyduğum resmin üstünde
çalışmaya, resimdeki adamın alnına düşmüş saçlarına gölgeler vermeye devam
ettim. Gökyüzü, soluk bir mavi rengindeydi. Uzaktan gelen konuşmalar fısıltılar
hâlinde zihnime doluyor, oradan mideme düşüp içimdeki boşluğu besliyordu. Büyük
bahçede bir tek çocuk, bir tek gülüş sesi yoktu. Uğuldayan ağaçlar, kararmaya
başlayan bulutlar ve etrafımdaki her şey sanki şimdiden onun için yas tutmaya
başlamış gibiydi.