Bazen okuduklarımız ve izlediklerimiz konusunda fazlaca başkalarının etkisi altında kaldığımızı düşünüyorum. Onca dünya klasiği,
onca kült film… Ve bunları izlemeden yıllar önce bile bu kitaplar ve filmler
hakkında bir fikrimiz oluyor. Konularını, karakterlerini, alınması gereken
mesajı bile biliyoruz. Her ne kadar bu mesaj kişiye göre değişmeliyse de,
sürekli aynı şeyleri okumak bu kitaplardan çıkarmamız gereken şeyleri bile
tekdüze hâle getirmeye başladı giderek. Bu eserlerin belli bir kültürel birikimi
oluşturmak adına gerekli olduğuna inanıyorum, burası doğru fakat iş öyle bir noktaya
geldi ki bu eserleri okurken ve izlerken bende bir görev bilinci oluşmaya
başladı artık. Ve bahsettiğim iyi anlamda bir görev bilinci de değil. Ben, özellikle
kitaplar için konuşmak gerekirse, bazı eserleri sırf sanki bir liste varmış da onu doldurmak için okuyormuşum gibi
hissetmeye başladım. Dünya klasikleri giderek ne kadar “kültürlü” olduğumu
gösteren bir yapılacaklar listesine dönüşmeye başladı benim için. Ve tabii ki
bu da bir ödev hissiyatı, bir kendini kanıtlama hissiyatı oluşturduğu için eskisi
gibi kitap okuyamamaya başladım.