26 Ocak 2019 Cumartesi

Kâşif Günlüğü #1: O Vakıt Son Mimoza



Bazen okuduklarımız ve izlediklerimiz konusunda fazlaca başkalarının etkisi altında kaldığımızı düşünüyorum. Onca dünya klasiği, onca kült film… Ve bunları izlemeden yıllar önce bile bu kitaplar ve filmler hakkında bir fikrimiz oluyor. Konularını, karakterlerini, alınması gereken mesajı bile biliyoruz. Her ne kadar bu mesaj kişiye göre değişmeliyse de, sürekli aynı şeyleri okumak bu kitaplardan çıkarmamız gereken şeyleri bile tekdüze hâle getirmeye başladı giderek. Bu eserlerin belli bir kültürel birikimi oluşturmak adına gerekli olduğuna inanıyorum, burası doğru fakat iş öyle bir noktaya geldi ki bu eserleri okurken ve izlerken bende bir görev bilinci oluşmaya başladı artık. Ve bahsettiğim iyi anlamda bir görev bilinci de değil. Ben, özellikle kitaplar için konuşmak gerekirse, bazı eserleri sırf sanki bir liste varmış da onu doldurmak için okuyormuşum gibi hissetmeye başladım. Dünya klasikleri giderek ne kadar “kültürlü” olduğumu gösteren bir yapılacaklar listesine dönüşmeye başladı benim için. Ve tabii ki bu da bir ödev hissiyatı, bir kendini kanıtlama hissiyatı oluşturduğu için eskisi gibi kitap okuyamamaya başladım.